Katılım Finans ÜrünleriKatılım Sigortacılığı ve BES

Bireysel Emeklilik Câiz midir?


Fâizli sistemde bireysel emeklilik:

Bireysel emeklilik sistemi (BES), kişilerin aktif çalışma hayatları boyunca yapacakları birikimlerin değerlendirilmesine dayanarak emeklilik günlerinde yaşam standartlarını sürdürebilecekleri ek bir gelir/kaynak yaratmaya yönelik bir üründür. Diğer sigortalar gibi risk teminatı içermemektedir. Bireysel emekliliğin özü budur; teknik ayrıntı için ilgili kaynaklara bakılabilir.

Bireysel emeklilik kanununda toplanan fonların bir kısmının fâizli enstrümanlarda değerlendirilme zorunluluğu bulunmakta idi. Bu şart sebebiyle fâizsiz bireysel emeklilik işlemlerinin mümkün olmadığı ifade edilirdi. Ancak daha sonra kanunda yapılan değişiklikle bu şart ortadan kaldırılmıştır. Bu vakitten itibaren fâizsiz bireysel emeklilik olup olamayacağı tartışılmıştır.

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu bireysel emeklilik hakkında şu karara varmıştır:

“Ancak ticarî sigorta çeşitlerinden birikimli hayat sigortası ile bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sisteminde, genel olarak primler şirketler tarafından nemalandırılarak iştirakçilere kâr payı dağıtılmaktadır. Bu da bir nevi ortaklık olduğundan, yatırılan primlerin değerlendirilme alanları dînî hüküm bakımından önem kazanmaktadır. Buna göre yatırılan primlerin, dinen helâl olan alanlarda değerlendirilmesi durumunda, bu tür birikimli hayat sigortası yaptırmak ve bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sistemine dahil olmak ve bunların verdiği kar paylarını almak câiz; helâl olmayan alanlarda nemalandırılması halinde ise câiz değildir”.

Hayreddin Karaman’ın görüşü ise şöyledir:

1. Devlet değil ticârî şirketler BES’i yönetmektedir.

2. Sisteme dahil olanlar, paralarını belli bir süre BES’i yöneten şirkete verirler. Burada amaçları, ileri bir tarihte verdiklerinden daha fazlasını alabilmektir. İslâm’a göre meşrû olan (ya da meşrû olduğuna dair görüş bulunan) yatırım araçlarına para yatırmak ve buradan doğacak kâr veya zarara ortak olmak değildir.

3. Şirket bu parayı fâizli fâizsiz, helal haram her türlü finansal araçta değerlendirir.

Dolayısıyla fâizli fâizsiz helal haram ayrımı yapmayan bireysel emeklilik sistemlerine yatırım yapmak din açısından meşrû görülmemiştir.

Fâizsiz sistemde bireysel emeklilik:

Fâizsiz sistemde bireysel emeklilik, fâizli sistemde öngörülen sakıncaların giderilmesi esasına dayanmaktadır. Yani fâizsiz banka aracılığıyla yapılan bireysel emeklilik şu esasa göre çalışacaktır:

İnsanlar paralarını fâizsiz bankaya verecekler. Banka onlara vekâleten (vekilleri olarak) bu parayı helal yatırım araçlarında işletecek. Bu işletmeyi yaparken bireysel emeklilik için kurulmuş şirkerlerden yardım alacak. Onların parayı helal işlerde kullanıp kullanmadığını da bizzat takip edecek. Paranın yatırılacağı alanlar şunlardır: Devletin çıkardığı ve fâizsiz kabul edilen senetler, kıymetli maden alımı, emtia (uluslararası emtia borsalarından demir, çelik, petrol vs.) alımı, alınıp satılması meşrû hisse senetlerinin alım satımı, katılım bankası katılım havuzlarına iştirak edilmesi. Para yatıranlara mutlaka bir kâr vaadi yoktur. Bankanın yaptığı işlem neticesinde ortaya çıkacak kâr da zarar da yatırımcıya aittir. Ancak gerek bireysel emeklilikteki vergi avantajları ve gerekse bankanın ve bireysel emeklilik şirketlerinin yatırım araçlarını seçerken profesyonel davranacak olması zarar riskini minimuma indirmektedir.

Tablo-1: Bireysel Emeklilikte Torbada Bulunabilecek Yatırım Araçları

Fâizsiz bankacılıkta katılım hesapları ortaklık esasına dayanır. Bu hesaplara para yatıranlar bankayla ortak olurlar. Banka bu parayı helal işlerde kullanır ve kâr elde eder. Sonra bu kârı katılım hesabı sahipleriyle paylaşır. Zarar olursa ona da ortaktırlar.

Fâizsiz sistemdeki bireysel emeklilikte ise ortaklık söz konusu değildir. Banka, para sahiplerine vekâleten (bir nevi onların paralarını yöneten uzman gibi) dinen meşrû ürünler alır satar ve elde ettiği kâr ya da zararı yatırımcıya aktarır. Banka yaptığı bu iş sebebiyle bir miktar ücret alabilir.

Bu konuda Hayreddin Karaman’ın görüşü şöyledir: “Eğer katılım bankalarının “İslâm’a göre câiz olan fonlara müşteri bulup bunu yönetmesi, kârı ve zararı müşteriye ait olan fonu yönetme karşılığında da bir ücret alması” soruluyorsa bu elbette câiz olur”.

BES yaptıran vatandaşlara yönelik devlet katkısı da devletin tasarruf yapan vatandaşına hibesidir ve meşrudur.


Kaynak: Sorularla Katılım Bankacılığı/Doç. Dr. İshak Emin AKTEPE/TKBB Yayın No: 5

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir