Katılım Finans Ürünleri

Yatırım Vekaleti


Yatırım Vekaleti, bir kimsenin sahip olduğu sermayeyi işletip değerlendirmesi için başka birisini ücret karşılığı veya ücretsiz olarak yetkilendirmesidir.

Yatırım vekâleti (El Vekâle Bi’l-İstismar) aracı: Asilin kendisi adına yatırım yapmak için bir vekil tayin ettiği, fonlarla nasıl yatırım yapılacağına dair koşulların olduğu ya da olmadığı bir vekâlet türüdür.

Tasarruf sahipleri her zaman en uygun yatırım araçlarını tercih edip bunlardan istifade edebilecek kabiliyette olmayabilmektedir. Bu yüzden pek çok aracı kuruluşlar ortaya çıkmış ve yatırımcılara hizmet sunar olmuştur. Yatırım vekâleti de böylesi bir işlemdir. Bu işlemde tasarruf sahibi katılım bankasına elindeki meblağı işletmesi için vekâlet verir. Katılım bankası bu vekâlet karşılığında bir ücret alabilir. Zira burada ücretli vekâlet söz konusudur ki bir nevi kira (hizmet akdi) sözleşmesi yapılmış olmaktadır.

Katılım bankası kâr ve zarara ortak değildir. Kâr ve zarar tamamen yatırımcının olur. Ancak katılım bankasının kasıt, kusur ya da şarta muhâlefeti varsa bundan kaynaklanan zararı tazminle mükelleftir. Katılım bankası ile yatırımcı, kârın belli bir yüzdesinin tasarruf sahibine, geri kalan kısmının ise bankaya ait olması üzerine de anlaşabilir. Örneğin yatırımcıya verilecek % 10 kârın üstünde ne kadar kâr edilmişse bu kısım yatırım vekilinin olabilir.

Kısaca bir kimseyi bir yatırım işlemi için yetkilendirmektir. Bir kimsenin sahip olduğu sermayeyi işletip değerlendirmesi için başka birisini ücret karşılığı veya ücretsiz olarak yetkilendirmesidir. Bu işlemde Katılım Bankası vekil veya müvekkil olarak yer alabilir.

Yatırım vekâleti işleminin faizsiz finans ilkelerine uygun olmasını sağlayan, vekâlet işleminin fıkıhta meşru kabul edilen akitlerden biri olması ve karşılığında bedel alınmasının caiz olması, ana para ve/veya kârı konusunda garanti verilmemesi ve yatırım yapılacak konunun meşru olmasıdır.

Katılım Bankası’nın vekil olarak bulunduğu bir yatırım vekâleti işleminde, tasarruf sahibi sermayeyi işletip değerlendirmesi için katılım bankasını yetkilendirir ve sermayeyi teslim eder. Katılım bankası kâr ve zarara ortak değildir. Kâr ve zarar tamamen yatırımcının olur. Ancak katılım bankası kasıt, kusur ya da şarta muhâlefeti varsa bundan kaynaklanan zararı tazminle mükelleftir. Katılım bankası ile yatırımcı, kârın beklentinin üzerinde gerçekleşmesi halinde fazla tutarın prim mahiyetinde bankaya ait olması üzerine anlaşabilir.

Yatırım vekâletinin, diğer tasarruflara yönelik verilen genel vekâletten farklı olmasının dayanağı, yatırım vekâletinin bir fonu işleterek değerlendirmeye yönelik olmasıdır. Yatırım vekâleti bu yönüyle mudârebe ve müşâreke ile benzerlik gösterir. Ancak yatırım vekâleti, yapısı itibarıyla icâre akdine (hizmet/iş sözleşmesi) daha çok benzediği hâlde mudârebe ve müşâreke akitleri, ortaklık türleri arasında yer alır.

Katılım bankaları tüzel ya da gerçek kişi müşterilerinden katılım fonları yolu ile fon toplama yetkisine sahiptirler. Herhangi bir getirinin sunulmadığı özel cari hesaplar İslam fıkhındaki karz-ı hasen sözleşmesine göre temin edilmektedir. Bununla birlikte katılma hesapları kâr zarar paylaşımına dayalı olarak getiri sağlayan hesaplardır ve mudarebe sözleşmesine dayanmaktadır. Katılım bankalarının en temel fonksiyonlarını bu hesaplar oluşturmaktadır. Öyle ki katılım bankalarının katılım fonları içerisinde katılma hesaplarının payı 2019 yılsonunda yüzde 66,5’tir. Geri kalan kısmını herhangi bir vadesi bulunmayan ve istenildiği zaman müşteriler tarafından çekilebilen özel cari hesaplar oluşturmaktadır.

2018 yılına kadar katılım bankaları sadece mudarebeye dayalı katılma hesapları yolu ile fon temin etmiştir. Ancak 18 Ekim 2018 tarihli 30569 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Mevduat ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zamanaşımına Uğrayan Mevduat, Katılım Fonu, Emanet ve Alacaklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile birlikte katılım bankalarının müşterilerine sunacakları yatırım vekaletine dayalı katılma hesapları düzenlenmiştir.

BDDK bu düzenlemenin gerekçesini “… bu bankalara [katılım bankaları] kaynak sağlamada esneklik sağlanacağı ve bu sayede sektörün gelişmesinde önemli bir aşama kaydedeceği düşünülmektedir” şeklinde vurgulamıştır. Bu düzenleme sektör açısından oldukça yapısal bir değişiklik getirmiştir. Bununla birlikte düzenleme öncesinde bazı katılım bankaları vekalet sözleşmesi kullanarak hem gerçek hem de tüzel kişilerden fon temin etmişlerdir.

Yasal düzenleme olmadan ve fıkhi konuda sektörde standartlar belirlenmeden işlemler gerçekleşmiştir. Bu tarz bir uygulamaya başvurulmasının sebebi müşterilere mudarebeye dayalı katılım hesaplarından daha yüksek bir kâr dağıtabilme ve konvansiyonel bankalar ile rekabet edebilmektir. Kısa bir süre bu şekilde bir ürün sunulmuş, sonrasında Ekim 2018’deki düzenleme ile uygulamanın yasal altyapısı oluşmuştur.



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir