Katılım Finans Ürünleri

Borcun altın ve dövize çevrilerek verilmesi câiz midir?



Borç verilebilir her türlü mal ve varlık borç olabilir. 

Bu bakımdan para borcu yanında altın ya da döviz borcu vermek de meşrûdur. Alacaklının TL olarak verdiği borcun enflasyon karşısında değer kaybetmesi sebebiyle uğrayacağı zararı enflasyon farkını talep ederek gidermesi mümkündür.




– “Altın alıp sonra bunu satması lüzumsuz yere zarar etmesi anlamına gelir”

Aynı şekilde borç verirken vereceği borcu diğer para türlerinden birine çevirerek vermesi de câizdir. Bu bakımdan alacaklı fiilen TL karşılığı altın ya da döviz alıp bunu borçluya verebileceği gibi borçluyu kendisi adına borç vereceği miktarda altın ya da döviz almaya vekil kılıp aldığı altınları ya da dövizi kendisine borç vermiş de olabilir.


Bu işlemin endeksleme yoluyla sanki altın ve döviz alınmış ve verilmiş gibi yapılması ise borçlu yararına olduğu için istihsânen uygun görülebilir. Zira borçlunun önce altın alıp sonra bunu satması lüzumsuz yere zarar etmesi anlamına gelir.


Ancak endeksleme yapılırken borç verilen günün kuru ile hesaplama yapılmalı; günün kuru üstünde bir bedelle endekslemeye gidilmemelidir.



– “Altın ve döviz düşerse enflasyon farkının alınması kararlaştırılamaz”

Borç verilirken herhangi bir emtianın esas kabul edilmesini doğru bulmaz iken döviz ve altın için endekslemenin uygun olacağını söylemek çelişki değildir. Zira altın ve döviz para cinsi içerisindedirler ve paralar birbirlerinin yerine geçebilirler.


Ayrıca paraların değer kazanma ve kaybetme süreçleri emtialar kadar riskli değildir. Elbette altın, döviz ya da TL’nin birbirleri karşısındaki değerinde farklılaşma mümkündür. Ancak bu farklılaşma emtiaların değerindeki farklılaşmaya göre daha sınırlı kalmaktadır.


Borç, altına ya da dövize endekslenmiş ise artık alacaklı altın ya da döviz almayı kabul etmiş demektir. Altın ve döviz düşerse enflasyon farkının alınması kararlaştırılamaz.


Yani alacaklı her halükârda değeri artanı almayı garantilemek üzere birden fazla enstrümana endeksleme yapamaz. Zira bu borçluya haksızlık anlamına gelir.


Bu arada endekslenen ürünlerin fiyatlarındaki değişimler sebebiyle taraflardan birinin diğer ürünlere nazaran borçtan daha az ya da çok tahsil etmesi ya da ödeme yapması haksızlık sayılamaz.

Zira borç ilişkilerinde mutlaka böylesi düşme ya da artmalar olabilecektir. Önemli olan bunun baştan haksızlık olacak tarzda düzenlenmemesidir.






Kaynak: Sorularla Katılım Bankacılığı/Doç. Dr. İshak Emin AKTEPE/TKBB Yayın No: 5





Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir