İslâmiyet her türlü iyiliği teşvik edip kötülükleri yasaklamış hatta ihtiyaç sahiplerine yardım amacıyla zorunlu bağış sistemi koymuştur.
Mesela zengin Müslümanların her yıl mallarının belli bir kısmını ihtiyaç sahiplerine aktarmaları ya da işledikleri suçlara karşılık yine muhtaçlara yardımda bulunmaları (zekât, fıtır sadakası, fidyeler, keffâretler) emredilmiştir.
Bunun yanında zorunlu olmayan yardımlaşma enstrümanları da vardır. Bunlardan biri de karz-ı hasendir. Maddî sıkıntıya düşmüş bir kişiye finansal yardım yapmak üzere ihtiyaç duyduğu meblağı verip hiçbir menfaat temin etmeden verilen borcu aynıyla geri almak karz-ı hasen olarak adlandırılır.
Buna göre 1000 TL borç verip 1000 TL tahsil etmek karz-ı hasen sayılır. Tercih ettiğimiz görüşe göre enflasyon farkını talep etmek fâiz sayılmaz.
– Karz-ı hasen ilişkileri hakkında şunları söyleyebiliriz:
- Alacaklı verdiği miktarı geri alma hakkına sahiptir.
- Borçlu aldığı miktarı geri ödemekle yükümlüdür. Aldığı borcu kullanamadan kaybetse dahi tazminle mükelleftir.
- Karz akitlerinde vâde belirlenebilir ancak bu vâde bağlayıcı değildir. Yani alacaklı, alacağını her zaman isteyebilir. Borçlu da borcunu vadeden önce ödeyebilir.
- Alacaklı borçlunun sıkıntısını giderdiği için Allah tarafından mükâfatlandırılacaktır. Bu yüzden borçluyu sıkıştırıp bu mükâfatını azaltmamalıdır. Borçlu da borcunu bir an evvel geri ödemeye çalışmalıdır.
- Karz ancak mislî mallarda gerçekleşir. Bu malların kendileri tüketilir ve piyasadan benzeri (misli) bulunup geri verilir. Aslı tüketilmeden yararlanılan mallar âriyet olarak verilebilir ve bunların kullanımı karşılığında kira alınabilir. Yani buğday karz/borç olur âriyet olmaz; araba âriyet olur karz/borç olmaz.
- Borç alınan miktar borçlunun mülkiyetine geçer ve borçlu bunu alacaklının iznine bağlı olmaksızın istediği gibi kullanır.
- Dinen meşrû olmayan işler için borç verilemez.
Başta şart olmaksızın ya da örf haline gelmeksizin borçlunun borcu öderken alacaklıya hediye vermesi meşrûdur. Buna hüsn-ü edâ denilir.
Hz. Peygamber’in (aleyhisselâm) “Sizin en hayırlınız borcunu daha güzel ödeyeninizdir” buyurduğu nakledilmiştir. Bu hadis borçlunun ödeme yaparken borcundan daha iyisini ödemesinin güzel bir davranış olduğuna da delâlet etmektedir.