10. Dünya Helal Zirvesi’nde helal ilaç ve laboratuvar uygulamaları tartışıldı

10. Dünya Helal Zirvesi’nde helal ilaç ve laboratuvar uygulamaları tartışıldı

Cumhurbaşkanlığı himayelerinde düzenlenen, Dünya Helal Zirvesi ve Helal Expo kapsamında helal ilaç uygulamaları ve teknolojinin endüstrinin gelişmesindeki rolü ele alındı.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ilgili kuruluşu İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsünün (SMIIC) işbirliği, Ticaret Bakanlığı ve Helal Akreditasyon Kurumu (HAK) koordinasyonunda, yerli ve yabancı bakanlıklar ile çeşitli kurum ve kuruluşların katkılarıyla organize edilen etkinlik, üçüncü gününde farklı panellere ev sahipliği yaptı.

10. Dünya Helal Zirvesi kapsamında düzenlenen “Helal İlaç ve Laboratuvar Uygulamalarında Uyum” başlıklı panelde, SMIIC uzmanı Dr. Muhammed Ali Al Şeyh, kan ürünlerinin helal standartlarına uygunluğu üzerine açıklamalarda bulundu.

Kan ve kan materyallerinin İslami şeriat açısından değerlendirilmesini ele alan Al Şeyh, bu ürünlerin helal olarak kabul edilmediğini vurguladı. Kanın insan ya da hayvan kaynaklı olması fark etmeksizin helal standartlarına uymadığını belirten Al Şeyh, şu örnekleri paylaştı:

“Bazı gıda ürünlerinde kan plazmasının kullanıldığını görüyoruz. Örneğin, suşi yapımında ya da siyah puding gibi yiyeceklerde kan materyalleri kullanılabiliyor. Bunun yanı sıra bazı kozmetik ürünlerde de kanın farklı formlarını görmek mümkün. Ayrıca ilaçlarda, özellikle demir takviyelerinde kan bileşenlerine rastlanabiliyor. Ancak tüm bu uygulamalar İslam’ın helal kurallarına uygun değil.”

Al Şeyh, helal ürünlerin güvenilirliğinin artırılması için kan ve benzeri hassas içeriklerin üretim süreçlerinin dikkatle izlenmesi gerektiğine işaret etti. İslam dünyasının, bu tür ürünlerde şeffaflığı artırarak hem yerel hem de küresel ölçekte tüketicilere daha fazla güven verebileceğini ifade etti.

Sporcu besin takviyelerinde helal uyumluluk

Erciyes Üniversitesi’nden Prof. Dr. Aydoğan Soygüden, profesyonel sporcuların kullandığı besin takviyelerinin helal sağlık kurallarına uygunluğunu ele aldı. Soygüden, profesyonel sporcuların yüksek performans sergileyebilmesi için ek beslenme desteğine ihtiyaç duyduklarını belirterek, şunları söyledi:

“Sporcuların enerji ihtiyaçları, yaş, cinsiyet ve fiziksel faaliyet düzeyine göre farklılık göstermektedir. Bu noktada, ergojenik yardımlar devreye girmekte ve sporcuların performans kapasitesini artırmak için önemli bir rol oynamaktadır.”

Sporcu performansını destekleyen ergojenik yardımların çeşitli kategorilere ayrıldığını ifade eden Soygüden, bu kategorileri şöyle sıraladı:

“Beslenme yardımları, vitamin, mineral ve proteinler, fizyolojik yardımlar ise enerji artırıcı doğal yöntemler, psikolojik yardımlar odaklanmayı artıran yöntemlerdir. Mekanik ve biomekanik yardımların yanı sıra performansı destekleyen ancak helal standartlara uygunluğu test edilen ilaçlar da kategoriler arasında yer alıyor.”

Sporcu besin takviyelerinin helal sertifikasyonuna sahip olmasının, Müslüman sporcular açısından önemli bir gereklilik olduğunu vurgulayan Soygüden, bu ürünlerin içeriklerinin dikkatle incelenmesi gerektiğini söyledi. Helal sertifikasyonun sağlanmasıyla hem sporcuların güvenle ürün kullanabileceğini hem de helal sağlık kurallarına uygunluğun garanti edilebileceğini ifade etti.

Helal besin takviyelerinde mikrobiyal fermantasyonun rolü

Pakistan’ın Faisalabad Ziraat Üniversitesi Profesörü Muhammed İsa Han, besin takviyelerinde mikrobiyal fermantasyon sürecinde helal uygunluğun sağlanması üzerine önemli bilgiler paylaştı.

Han, konuşmasına küresel helal pazarına değinerek başladı. Nutrasötik ürünlerin sağlık üzerindeki olumlu etkilerine vurgu yapan Han, şunları kaydetti:

“Fonksiyonel gıda, tüketildiğinde biyolojik bir fonksiyonu olan ürünler için kullanılan bir terimdir. Ancak eğer bu ürünlerde farmasötik bir bileşen bulunuyorsa, o zaman bunlar nutrasötik ürünler olarak adlandırılır. Nutrasötik ürünler, insan sağlığını desteklerken hastalıklara karşı koruma sağlayabilen özelliklere sahiptir.”

Nutrasötik ürünlerin tüketiminin dünya genelinde giderek arttığını ifade eden Han, bu artışın arkasındaki nedenlerini tüketiciler arasında sağlık bilincinin artması, nutrasötik ürünlerin yan etkilerinin giderek azalması ve ABD’nin liderlik ettiği nutrasötik pazarını, Asya Pasifik ve Avrupa’nın takip etmesi olarak sıraladı.

Mikrobiyal fermantasyon sürecinde helal kontrolün sağlanmasının büyük önem taşıdığına dikkat çeken Prof. Dr. Han, “Helal uyumu sağlamak için fermantasyon sürecinde kullanılan mikroorganizmaların ve ham maddelerin helal standartlarına uygunluğu detaylı bir şekilde incelenmelidir. Bu, hem ürünlerin İslami kurallara uygunluğunu sağlamakta hem de tüketicilere güven vermektedir.” diye konuştu.

Han, nutrasötik ürünlerin artan popülaritesinin, tüketicilerin sağlık odaklı seçimlerine dayandığını belirterek, helal standartlarına uyumun bu ürünlerin kabul edilebilirliğini daha da artıracağını ifade etti.

TÜBİTAK UME’den Dr. Burhanettin Yalçınkaya da panelde yaptığı konuşmada, helal güvencesi sağlamak için kullanılan asit temelli testler ve helal analizde metrolojik yaklaşımlar üzerine bilgiler verdi.

Yalçınkaya, metrolojik yaklaşımların analizin güvenilirliğini ve doğruluğunu artırmadaki rolüne dikkati çekerek, “Analizlerin nesnelliğini, tekrarlanabilirliğini ve standartlara uygunluğunu sağlamak büyük önem taşıyor. Bu, hem helal sertifikasyon sürecinin güvenilirliğini artırıyor hem de tüketiciye güven veriyor.” dedi.

Helal analizlerde kullanılan yöntemlerin bilimsel temellerle güçlendirilmesinin, sektördeki standartların küresel ölçekte kabul görmesi için kritik önemde olduğunu belirten Yalçınkaya, bu alandaki çalışmalara katkıda bulunmaya devam edeceklerini anlattı.

Tayland’ın Chulalongkorn Üniversitesi Helal Bilim Merkezi Müdür Yardımcısı Dr. Anat Denyingyhot ise panelde yaptığı konuşmada, helal hayvancılık ürünlerinde helal olmayan hayvansal bulaşanların tespitine yönelik yenilikçi yöntemleri anlattı.

Helal Bilim Merkezi’nde kullanılan sertifikasyon metotlarıyla ürünlerde herhangi bir kontaminasyon olup olmadığını belirlemek için çalıştıklarını ifade eden Denyingyhot, şunları söyledi:

“Helal ürünlerde yağ asitleri üzerinden çeşitli testler uyguluyoruz. Ancak ben özellikle DNA temelli yöntemlere odaklanmak istiyorum. Bu yöntemler son derece verimli sonuçlar sunuyor ve yalnızca gıda değil, kozmetik ve ilaç sektöründe de kullanılabiliyor. DNA temelli testler, helal ürünlerdeki bulaşanları daha hassas ve güvenilir bir şekilde tespit etme kapasitesine sahip. Bu teknolojiler helal sertifikasyon süreçlerinde önemli bir rol oynuyor.”

10. Dünya Helal Zirvesinin üçüncü gününde “Helal Sektörünün Geleceğinin Şekillendirilmesinde Teknolojinin Rolü” başlıklı son panelde, teknoloji odaklı çözümler ve yenilikçi uygulamalar konuşuldu.

Panelde, helal kalite hizmetlerinin geliştirilmesinde yapay zekadan nasıl faydalanılacağı detaylı şekilde tartışıldı. Ayrıca, helal sertifikasyon süreçlerinin doğruluğunu artırmak amacıyla blok zinciri ve hızlı yanıt kod (QR) teknolojilerinin entegrasyonu üzerinde duruldu.

Panelistler, helal ürünlerin tespitinde makine öğrenimi analizi gibi yapay zeka tabanlı yöntemlerin sektörde nasıl bir değişim oluşturacağına dikkati çekti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir