Ziraat Katılım Genel Müdürü Metin Özdemir, “Ziraat markasına liderlik yakışıyor ve biz de 2030 hedeflerimiz doğrultusunda sektör lideri olmak için çalışacağız.” dedi.
Özdemir, “Bankacılık Söyleşileri” kapsamında AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, küresel ekonominin 2008’deki mortgage krizinden salgın sonrası döneme kadar uzanan süreçte çeşitli risk ve savaşlarla mücadele ettiğini söyledi.
Küresel zorlukların 2025’te de devam etmesini öngördüklerini belirten Özdemir, ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump’ın yönetiminde büyük değişiklikler beklemediklerini ancak alınan kararların küresel ekonomiyi etkilemesine rağmen zamanla dengeye oturacağını ifade etti.
Türkiye’de ekonomi politikalarının güçlü ve kararlı bir hükümet tarafından yönetilmesinin hayati önem taşıdığını vurgulayan Özdemir, şöyle devam etti:
“Bu süreçlerde acil müdahaleler gereklidir ve bu müdahalelerin kararlılıkla yürütülmesi gerekir. Uygulanan politikalar sayesinde talep enflasyonu birçok sektörde kontrol altına alındı. Hizmet sektörü ve gıda fiyatlarında ise direnç devam ediyor. Ancak bu sektörlere de politikaların etkisi zamanla yansıyacak. Bugün tartıştığımız konu olan enflasyonun düşüş hızı. Çünkü düşeceğine herkes kani. Ümit ediyoruz ki önümüzdeki yılın ortalarına kadar ciddi bir düşüş yaşanacak. Daha düşük enflasyon, daha öngörülebilir ekonomik politikalar ve finans sektörüne yönelik kısıtlamaların aşamalı olarak kaldırıldığı bir döneme geçileceğini tahmin ediyoruz.”
Metin Özdemir, son 1,5 yıldır uygulanan para ve mali politikaların etkisiyle finans sektörünün büyüme temposunun bir miktar düşmek durumunda kaldığını ve bu durumun rakamlara da yansıdığını dile getirdi.
Bankacılık sektörünün önceki yıllarda ortalama yüzde 17-18 büyürken, katılım bankacılığının yüzde 25-30 bandında bir büyüme gösterdiğine işaret eden Özdemir, katılım bankalarının sektördeki payının yüzde 8,9’a kadar yükseldiğini ancak eylül sonu itibarıyla bu oranın yüzde 8,1’e gerilediğini söyledi.
Özdemir, sektördeki sınırlamaların gelecek yıldan itibaren kademeli olarak kaldırılacağını ve katılım bankacılığı olarak tekrar bir atılım sürecine girmeye hazırlandıklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Katılım bankacılığında stok maliyetleri büyük önem taşıyor. Biz fiyatlarımızı değiştiremiyoruz, baştan belirlediğimiz fiyat neyse müşterilerimizle sürecin sonuna kadar aynı fiyatla devam etmek zorundayız. Ancak konvansiyonel bankacılıkta bu oranlar değişken olabiliyor ve değişen finansal ortama uyum sağlayabiliyorlar. Biz ise stoğu taşımak zorunda kalıyoruz. Katılma hesapları ve kullandırılan fonlar arasındaki durasyon boşluğu, yani kaynak tarafının kredilere nazaran kısa vadeli olması dolayısı ile bu durum, muhtemel TCMB faiz indirimlerinde nispeten kar payı gelirlerine olumlu yansıyacak olup aktif ve öz kaynak karlılıklarımızda hızlı iyileşmeler görülecektir.”
“Leasingde sektör liderliğimizi devam ettirmek istiyoruz”
Selektif kredilerde birtakım istisnalar olduğuna değinen Metin Özdemir, finansal kiralamanın (leasing) büyüme sınırlamasına takılmadığını belirtti.
Özdemir, leasingde sadece katılım bankacılığı değil, tüm finansal kiralama sektörünün lideri konumunda olduklarına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Sektördeki payımız yüzde 15 ve bu liderliğimizi sürdürmeyi hedefliyoruz. Bu alanda hem ürün geliştirmeye hem de büyümeye devam edeceğiz. Ziraat markası, Türkiye’de bankacılığın lideri olarak çok kıymetli bir marka. Liderlik Ziraat’e yakışır ve bize de bunu korumak düşer.”
“Şubeleşme hedefimizin yüzde 70’ini tamamladık”
Şubeleşme anlamında son dönemi çok verimli geçirdiklerini anlatan Özdemir, bu yıl 17 şube açtıklarını ve toplamda 210 şubeye ulaştıklarını bildirdi.
Metin Özdemir, 2030 hedefinin 300 şube olduğunu belirterek, “Şubeleşme hedefimizin yüzde 70’ini tamamladık. Hedefimize ulaşmak için açmamız gereken 90 şubemiz daha var. Bu da yılda ortalama 15 şube anlamına geliyor. Şu an 63 şehirde şubelerimiz bulunuyor ancak halen ulaşamadığımız 18 şehrimiz var. 2023’te başlattığımız sübvansiyonlu tarım kredileri, şubeleşme vizyonumuzu değiştirdi. Daha çok tarım ve hayvancılıkla uğraşan müşterilerimizin olduğu şehirlerde şube açmayı planlıyoruz.” diye konuştu.
Kredi büyüklüğünün 369 milyar lira olduğunu kaydeden Özdemir, bu rakamın bilançonun yüzde 85’ini oluşturduğunu, sektör ortalamasının yüzde 50-60 seviyelerinde bulunduğu göz önüne alındığında oldukça yüksek bir oran olarak öne çıktığını vurguladı.
“Sübvansiyonlu tarım kredisi bakiyesi 11 milyar lirayı aştı”
Ziraat Katılım Genel Müdürü Özdemir, mevzuatın izin verdiği Şubat 2023’ten bu yana sübvansiyonlu tarım kredisi verdiklerini ve kredi bakiyesinin 11 milyar lirayı aştığını söyledi.
Öncelikli hedefin tarımsal imalat ve sanayisine yönelik ürünleri işleyen firmalara ve KOBİ’lere bu kredileri kullandırabilmek olduğuna değinen Özdemir, şu bilgileri paylaştı:
“Bugün finansal kiralamada 50 milyar liralık bir rakama ulaştık. Tarımsal sübvansiyonlu kredilerle finansal kiralama ürünümüzü yarıştırmayı planlıyoruz. Hedefimiz olan 50 milyar lirayı 2 yıl içinde yakalamayı öngörüyoruz. Stratejilerimizden önemli bir alanı da dış ticaret hizmetleri oluşturuyor. Bu alanda yeni ürünler ve işbirlikleri geliştirmeye çalışıyoruz. Türk Eximbank ile yapmış olduğumuz sevk sonrası faizsiz ihracat kredisi çalışması da bunlardan bir tanesi ve çok ilgi gördü. Paketin ilk dilimi olarak 500 milyon doları ihracatçı müşterilerimize kullandırdık. Devamında ilave kullanım gerçekleştireceğiz. Ülkemizin dış ticaret hacminin yüzde 1’inden fazlasını bankamız yapıyor. Hedefimiz bunu yüzde 2’ye çıkarmak.”
Metin Özdemir, dijitalleşmenin finans sektöründe çok hızlı ilerlediğini, bütün hizmetlerin dijitale taşındığını ve bankacılık işlemlerinde yüzde 96 gibi bir orana ulaştıklarını ifade etti.
Savunma sanayisine yeni finansman desteği
Özdemir, son dönemde savunma sanayisinin hem Türkiye hem de dış ticaret açısından öne çıkan bir sektör olduğunu ve bu alanda finansal desteğe ihtiyacı olan, teminat göstermekte zorlanan firmalar için yeni bir projeye dahil olduklarını anlattı.
Kredi Garanti Fonu ve Katılım Finans Kefalet AŞ ile gerçekleşen destek projesine değinen Özdemir, “3 büyük kamu bankamızla birlikte katılım bankası olarak projeye dahil olduk. Savunma sanayine yönelik özel bir destek paketimiz var. Ziraat Katılım olarak projedeki ilk destek rakamımız 1 milyar lira olup ilerleyen süreçte artırmayı planlıyoruz. Toplamda paketin büyüklüğü ise 41 milyar lira.” diye konuştu.
Sağlık alanında medikal ürünlerin üretimi alanına katkı sağlamak istediklerini anlatan Özdemir, “Hacettepe Üniversitesi’nden öğretim görevlisi bir hocamızın yaptığı çalışma neticesinde insanlar için hayati bir önem taşıyan ve ithal olarak temin edilen bir medikal ürün artık ülkemizde üretilmeye başlandı. Bu ürün Ankara’da yapılacak fabrikada seri üretime geçecek ve biz de fabrikanın ortağı olacağız.” dedi.
Özdemir, 2023’te banka kartı olarak sunulan Troy Kart’ın, bu yılın başında ticari kredi kartı olarak sunulmaya başlandığını belirtti.
Eylülde bireysel kredi kartlarının da Troy Kart ile değiştirilerek kartlar içinde yüzde 20 paya ulaşıldığını anlatan Özdemir, 2025 sonunda bu oranı yüzde 50’ye çıkarmayı hedeflediklerini bildirdi.
“2030 planlarımız çerçevesinde gelecekte belki mütevazı bir halka arzı da konuşuyor olabiliriz”
Ziraat Katılım Genel Müdürü Metin Özdemir, strateji planını yaparken 2025’te katılım bankacılığı sektöründe ilk 2 arasında olacaklarını öngördüklerini fakat 2023’te ilk 2 arasına girdiklerini anlattı.
Belirlenen tarihten önce hedefe ulaşıldığına işaret eden Özdemir, sözlerini şöyle tamamladı:
“Hedefimizi yenileyerek 2025 yılında bankamızı ilk sıraya koyduk. Ancak ekonomik konjonktür ve alınan tedbirlerle tempomuzu biraz düşürmek zorunda kaldık fakat sektördeki ikinci sıramızı koruyoruz. Ziraat markasına liderlik yakışıyor ve biz de 2030 hedeflerimiz doğrultusunda sektör lideri olmak için çalışacağız. Sektörümüze yabancı sermayenin ilgisini biliyoruz. Önümüzdeki 5 yıllık süreçte de kuruluşumuzdan bugüne kadar geçen yaklaşık 10 yılda olduğu gibi halkımızla birlikte büyümeye ve güçlenmeye devam etmek istiyoruz.
Bu manada müşterilerimizin ve yatırımcıların desteğini kuvveden fiile dönüştürerek, güçlü finansal yapımız ve sürdürülebilir büyüme stratejilerimiz doğrultusunda alternatif yatırım imkanları oluşturma gayretindeyiz. 2030 planlarımız çerçevesinde gelecekte belki mütevazı bir halka arzı da konuşuyor olabiliriz. Söz konusu düşüncemiz daha geniş bir yatırımcı kitlesine ulaşmamızı ve kurumsal şeffaflık anlayışımızı pekiştirmemize de katkı sağlayacaktır. Marka vaadimizde ilan ettiğimiz gibi paylaştıkça daha fazlasını halkımıza sunmak istiyoruz.”