Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Tek haneli rakamlara ulaşıncaya kadar da tüm politika araçlarımızla koordinasyon içinde, kararlı bir şekilde programımızı hayata geçirmeye devam edeceğiz.” dedi.
Yılmaz, Şişli’de bir otelde “Üçüz Dönüşümün Kesişim Noktası: Sermaye Piyasaları” temasıyla düzenlenen “8. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi”nde yaptığı konuşmada, Isparta’da helikopterin düşmesi sonucu şehit olan 6 asker ile Artvin’deki heyelanda hayatını kaybeden 4 kişiye Allah’tan rahmet, yakınları ile Türk milletine başsağlığı diledi.
Kongrenin sermaye piyasalarında yeni teknolojiler, alternatif yatırım araçları ve yeşil finans gibi alanlarda önemli perspektifler sunacağına inandığını belirten Yılmaz, Türkiye Yüzyılı vizyonuyla finans sektörünün dönüşüm ve gelişimine 22 yıldır liderlik eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımcılara selamlarını iletti.
Kongrenin, Türk ekonomisi ve yatırımcılar için hayırlara vesile olmasını temenni eden Yılmaz, şöyle devam etti:
“Sermaye piyasaları, kalkınma ve milletimizin refahı için hayati bir role sahiptir. Bu piyasalar, sadece kaynak oluşturmakla kalmaz, aynı zamanda ekonomik katma değer üretir, istihdamı artırır, yatırımcılarımıza güvenli ve kazançlı alternatifler sunar. En önemlisi de, güçlü bir ekonomik altyapının temel taşlarını oluşturur. Son yıllarda, Türkiye’nin sermaye piyasalarında kaydettiği ilerleme, hepimiz için gurur vericidir. Hem arz hem de talep tarafında, büyümenin ve gelişimin kararlı bir şekilde sürdüğünü hep birlikte görüyoruz. Reel ekonomiyle finansal kesim birbirini bütünleyen, adeta bir elmanın iki yarısı gibi görülmelidir. Reel kesimin büyüdüğü, geliştiği bir ortam sermaye piyasaları başta olmak üzere finansal kesim için de önemli fırsatlar oluşturacaktır. Gelişmiş, araçları çeşitlenmiş, güçlü bir finansal yapı ise reel sektörün sağlıklı, sürdürülebilir bir şekilde gelişimi için olmazsa olmazdır. Dolayısıyla reel sektörü ve finansal sektörü kalkınmamızın son derece önemli ve birbiriyle bağlantılı, birbirini bütünleyen iki kesimi olarak gördüğümüzü belirtmek isterim.”
“Ülkemiz halka arzdan sağlanan fon büyüklüğü bakımından geçen yıl dünyada 10. Avrupa’da da birinci sırada yerini almıştır”
Gelişme ve kalkınma sürecinde Sermaye Piyasası Kurulunun (SPK) ve sektör paydaşlarının çalışmalarının önemli rolü bulunduğunu belirten Yılmaz, pay senedinden borçlanma araçlarına kadar doğrudan ve dolaylı olarak sermaye piyasalarındaki toplam yatırımcı sayısının 36 milyonu aştığını, borsa yatırımcı sayısının 8 Aralık itibarıyla 6,9 milyon kişi, portföy değerinin ise 13,6 trilyon lira düzeyinde bulunduğunu kaydetti.
Yatırım fonlarında yaklaşık 5,5 milyon yatırımcının olduğunu ve bunların portföy büyüklüğünün 4,4 trilyon lira düzeyinde olduğunu ifade eden Yılmaz, “Geçen yıl 54 şirket ilk kez halka arz yoluyla piyasadan 79,3 milyar lira fon temin ederken, 12 Aralık itibarıyla halka arz süreci tamamlanan 31 şirketimiz piyasadan 55,9 milyar lira kaynak sağladı. Ülkemiz halka arzdan sağlanan fon büyüklüğü bakımından geçen yıl dünyada 10., Avrupa’da da birinci sırada yerini almıştır.” diye konuştu.
Halka arzlardaki bu gelişmenin, reel sektörün sermaye piyasasına her geçen yıl ilgisinin ne kadar çok artığına işaret ettiğini ve şirketlerin bankacılık sektörü dışında da sermaye piyasası araçlarına yöneldiklerini gösterdiğini dile getiren Yılmaz, şöyle konuştu:
“Bankacılık sektörümüz elbette çok kıymetli, giderek güçlenmesini, büyümesini arzu ediyoruz ama finansal sistemimizin bütünlüğü içinde, dünyayla mukayeseli baktığınızda bankacılık sisteminin ağırlığı çok fazla. Bankacılık sektörünün yavaşlamasıyla değil, bankacılık dışı özellikle sermaye piyasası araçlarının gelişimiyle daha dengeli bir yapının oluşmasını temenni ettiğimizi, politikalarımızın da bu yönde olduğunu ifade etmek isterim. Doğası gereği bankacılık sektörü zaten parası olan ve aslında paraya çok ihtiyacı olmayanları destekleyen bir sistemdir. Halbuki bizim asıl yapmamız gereken iyi projeleri olan, girişimci, yenilikçi ama finans boyutu itibarıyla eksikliği olan kesimleri destekleyici yapıları güçlendirmektir. Böyle yaptığımızda hem bugünün temalarından biri olan sosyal içerme dediğimiz, finansın bütün toplumsal kesimleri kapsayıcı hale gelmesi dediğimiz hedefi daha iyi gerçekleştirmiş oluruz. Hem de ülkemizin girişimcilik, yenilikçilik kapasitesini daha üst noktalara çıkarmış oluruz. Toplamda finans sektörünü de daha yukarılara taşımış oluruz diye inanıyorum.”
Yatırımcı sayısının yükselişinin düzenleyici ve denetleyici otorite konumundaki Sermaye Piyasası Kuruluna ilave sorumluluklar yüklediğini belirten Yılmaz, Türkiye’nin ilk özerk düzenleyici ve denetleyici kurumu olan SPK’nin sahip olduğu tecrübe ve güçlü hukuki altyapısı sayesinde sermaye piyasasının güvenli, adil, şeffaf ve etkin şekilde işlemeyi sürdüreceğine yürekten inandığını söyledi.
“Nihai hedefimiz fiyat istikrarı ve tek haneli rakamlara ulaşmak”
Finansal istikrarın desteklenmesinin Orta Vadeli Program’da (OVP) önem verdikleri konuların başında geldiğini kaydeden Yılmaz, “Bir taraftan enflasyonu düşürerek kademeli bir şekilde kalıcı fiyat istikrarını sağlamayı hedeflerken diğer taraftan makro finansal istikrarımızı güçlendiriyoruz. Aslında bu program finansal sektör için de çok daha öngörülebilir bir ortamda gelişim imkanı getiriyor.” diye konuştu.
Dün OVP’nin 2025 dilimi denilebilecek bütçenin Meclise sunulduğunu anımsatan Yılmaz, bu süreçte ekonomi politikalarına ilişkin nitelikli tartışmaların yaşanmasını temenni ettiğini ifade etti.
OVP kapsamında en önemli unsurlardan birinin tasarruflar olduğuna dikkati çeken Yılmaz, “Türkiye’nin kalkınma sürecindeki en kritik dar boğazlarından biri cari açık meselemizdir. Cari açığın özü de şudur; iç tasarruflarınız yatırımlarınızı yapmaya elverişli düzeyde değilse, yatırımlarınızın tutarından daha düşükse, bu durumda dış tasarruflara ihtiyaç duyar hale geliyorsunuz. Bu da cari açık demek. İç tasarruf oranlarını artırıp artan tasarrufları verimli alanlara sevk ettiğiniz zaman hem cari açık meselesini köklü bir şekilde çözmüş oluyorsunuz hem de ekonominin verimliliğini, rekabetçiliğini artırmış oluyorsunuz. Dolayısıyla Orta Vadeli Program’ın en temel hedeflerinden birinin cari açığı düşürmek, tasarruf oranlarımızı yükseltmek, artan kaynaklarımızı finansal piyasalarımızın etkin işleyişiyle verimli alanlara yönlendirmek olduğunu ifade etmek isterim.” değerlendirmesinde bulundu.
OVP’nin olumlu sonuçlarını çeşitli finansal göstergelerde takip ettiklerini ve bu kapsamda enflasyon oranlarında düşüş seyrinin başladığını söyleyen Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:
“Başından beri hep şunu söyledik; 3 dönem olacak dedik enflasyonla mücadelemizde. Bir geçiş süreci olacak. Riskleri düşürdüğümüz, temellerimizi sağlamlaştırdığımız bir geçiş dönemimiz olacak. Ardından dezenflasyon dönemi olacak diye ifade etmiştik. Geçtiğimiz haziran ayında dezenflasyon dönemimiz başladı. O tarihten bugüne 28,4 puan enflasyonda bir düşüş gerçekleşti, 47,1’e kadar geriledi. Önümüzdeki süreçte dezenflasyon devam edecektir. Nihai hedefimiz elbette dezenflasyondan sonra üçüncü aşama, o da fiyat istikrarı aşaması, tek haneli rakamlara ulaşma çabamız. Tek haneli rakamlara ulaşıncaya kadar da tüm politika araçlarımızla koordinasyon içinde, kararlı bir şekilde programımızı hayata geçirmeye devam edeceğiz.
Rezervlerimiz hızla güçleniyor. 2023 yılı Mayıs ayında 98,5 milyar dolar seviyesinde olan brüt rezervlerimiz 29 Kasım haftası itibarıyla 59,2 milyar dolar artışla 157,7 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Önümüzdeki süreçlerde bunun artarak devam etmesini bekliyoruz. Uyguladığımız programa duyulan bir güvenin işareti olarak CDS risk primimiz 244 baz puanla 2020 yılı Şubat ayından bu yana en düşük seviyesine gerilemiştir. Bu da özellikle reel sektörün, kamunun ve finans kesiminin dış borçlanmasında maliyetleri düşürücü rolüyle çok çok önemli.”
Kur Korumalı Mevduat’ta düşüş sürüyor
Kur Korumalı Mevduat’ın kesintisiz olarak 67 haftadır düştüğünü ve bu uygulamanın geçici bir uygulama olduğunu kaydeden Yılmaz, gelinen noktada KKM’den çıkış süreci içinde olunduğunu, 2,2 trilyona kadar yükselen KKM’nin bugün 1,2 trilyonun altına indiğini ve KKM’nin toplam mevduat içindeki payının geçen yıl en yüksek seviyesi olan yüzde 26,2 oranından bugün 6,6’lara kadar gerilediğini dile getirdi.
Kur Korumalı Mevduat’ın giderek gündemlerinden çıktığını ve bunu da finansal piyasaları sarsmadan, istikrarsızlık unsuru eklemeden aşamalı bir şekilde gerçekleştirdiklerini anlatan Yılmaz, Türk lirasına olan güven ve talebin de arttığına dikkati çekti.
Türk lirası mevduatının toplam mevduat içindeki payının aynı dönemde yaklaşık 25 puan artarak yüzde 57,3 seviyesine ulaştığını aktaran Yılmaz, “Makro finansal istikrarımızı güçlendiren ve dayanıklılığımızı artıran programımız sayesinde bu yıl 3 büyük kredi derecelendirme kuruluşundan iki kez not artırımı alan tek ülkeyiz. Bunun da devam etmesini bekliyoruz. Türkiye çok daha iyi noktalara bu anlamda gelecektir.” diye konuştu.
Ekonomik programı kararlılıkla uygulayarak finansal istikrarı güçlendirmeye devam edeceklerini vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti:
“Finansal okuryazarlığın yaygınlaştırılması da finansal istikrarı güçlendirme çabamızın önemli bir parçasıdır. SPK önemli bir inisiyatif başlatmış durumda. Küçük yatırımcının, geniş toplumsal kesimlerin finansal araçları kullanırken çok daha bilinçli ve akılcı bir şekilde hareket etmesi hem tek tek tasarruf sahiplerinin menfaatleri açısından hem de toplam finansal sistemimizin istikrarı açısından çok önemli. Bu çerçevede sermaye piyasaları özelinde finansal ürün ve hizmet çeşitliliğini artırmaya çalışıyoruz. Bir yandan küçük yatırımcıların haklarını korurken bir yandan da yatırımcı tabanını artırmayı öngörüyoruz. Unutmayalım ki, güçlü bir sermaye piyasası, bilinçli yatırımcılar ve sürdürülebilir bir ekonomiyle mümkündür. Sermaye Piyasası Kurulu koordinatörlüğünde ‘Finansal Okuryazarlık Platformu’nun hayata geçmiş olması son derece sevindiricidir. Buradan toplumumuza bir kez daha çağrıda bulunuyoruz. Bu platforma lütfen girsinler, incelesinler ve istifade etsinler. Vatandaşlarımız e-Devlet üzerinden eğitim videolarına kolayca erişerek ücretsiz şekilde bilgilendirilmekte ve katılım sertifikalarını alabilmektedir.”
Sermaye piyasasının tüm paydaşlarını hem bu platforma katkı vermeye hem de bu gibi eğitim ve bilinçlendirme faaliyetlerini yaygınlaştırmaya davet eden Yılmaz, toplumda finansal okuryazarlık seviyesinin artmasıyla, bireylerin tasarruf alışkanlıklarının güçleneceğini, bilinçli yatırım kararlarının artacağını ve ekonomik refahın daha geniş kitlelere yayılacağını belirtti.